Diktatörlüğe karşı direnen, bugün karşımızda modern futbol olarak sunulan amaca yönelik oyuna karşı güzel oyunu sergileyen futbolun filozofuydu Sokrates. 1982 takımını şöyle özetleyecekti:
"Bu takım, hayal gücü, idealizm ve şiirin birleşimi. İnsanlar onların hayallerini yansıttığımız için bizi izlemeye geliyorlar. Futbol sahasında güzellik, zaferlerden daha önemlidir.”
Yoksulluk içinde ve bir kütüphanede yaşayan babasının kendisine bu ismi vermesinin dışında diğer erkek kardeşlerine de Antik Yunan şairi Sofocles ve filozof Sostones ismini vermesi, aslında nasıl bir aileden geldiğini anlatıyor bizlere. Bir diğer kardeşi Rai de kendi gibi bir futbolcuydu ve 94 dünya kupasını kazanan takımın da oyuncusuydu. Oğullarına Yunan filozof isimleri verecek kadar felsefeye düşkün bir babaya sahip olan Socrates’i Brezilya futbolunun en özgün kişisi yapan şey, uzun boyuna rağmen ortaya koyduğu estetik futbol değildi.Birçok futbolcunun aksine eğitimine önem verdi, tıp okudu, felsefe üzerine doktora yaptı, sahada yaptıkları ve üstün oyun görüşüyle de futbolun doktoru oldu. Adı, Socrates Brasileiro Sampaio de Souza Vieira de Oliveira ya da kısaca; futbolun Brezilyalı filozofu Socrates.
Futbol tarihinin en iyi orta saha oyuncularından bir olan Socrates Brezilya milli takımında oynamış ve takımın kaptanlığını da yapmıştır. Profesyonel futbol hayatına 1974 yılında ülkesinin Botafogo takımında başlamıştır. Devamında kariyerinin büyük bölümünü Corinthians (1978-1984) takımında geçirmiş ve burada futbolu ülkedeki mevcut askeri diktatörlüğe meydan okumak için kullanmasıyla meşhur olmuştu. 1979 – 1986 yılları arasında altmış kez milli takıma çağrılmıştır. Socrates 1982 ve 1986 Dünya Kupaları’nda da Brezilya Milli Takımı’nın kaptanıydı. Socrates kariyerinin sonlarında İtalyan kulübü Fiorentina ve Brezilya kulüpleri Flamengo ve Santos’da da oynamıştır. Futbolu bıraktıktan on küsur sene sonra 2004 yılında İngiltere’nin Kuzey İlleri Doğu Futbol Ligi’ndeki Garforth Town Football Club’da bir aylığına futbolcu/antrenör olarak oynamayı kabul etmiştir. 2004’ün Mart ayında Pele kendisini yaşayan en iyi 125 futbolcu arasında göstermiştir.
Futbolda yaptıklarına gündelik yaşamda da devam etti. Onu emekçi halkın gözünde eşsiz bir kişilik, bir sembol haline getiren ise emekten yana olan karakteriydi. Ülkedeki diktatörlüğe karşı sürdürdüğü cesur mücadelesi onu ‘Corinthianslı Demokrasisi’ hareketinin yeşil sahalardaki öncüsü haline getirdi. ‘Başkanı seçmek istiyorum’ ya da ‘Haklar Şimdi’ derken, boyun eğmek gibi bir eğilim bulunmuyordu kendi lügatında. Futbolun ona kattığı şeyden çok, onun futbol tarihine kattıkları çok daha fazlaydı.
“Corinthians’ın şampiyon olduğu bir pazar günü ölmek istiyorum” diyen Dr. Socrates, 2011’in 4 Aralığında, Corinthians’ın şampiyon olduğu bir pazar günü hayata gözlerini yumdu. Brezilyalı futbolseverler, Palmeira ve Corinthians arasında oynanacak müsabakayı izlemek için ekranlarının başına geçtiğinde, Dr. Socrates üçüncü defa geçirdiği mide ameliyatının ardından, girdiği septik şok nedeni ile yaşamını yitirmişti. Corinthians, Palmeira ile berabere kalarak şampiyonluğunu ilan etse de, bu taraftarlar için buruk bir sevinçti, zira Corinthians’ı Corinthians yapan adam bu sevince ortak olamadı!
Sitemizin güncel adresine buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.